'Kadın Sürücü Psikopatları!'

-
Aa
+
a
a
a

İçtenlikle nefret ettiğim şey, “Bak, ben demiştim” sözüdür. Yine içtenlikle nefret ettiğim bir başka konu ise olayları analiz etmeden sadece tek boyutlu bakıp, yansıtmaktır. Doğal olarak bu yaklaşımda olan medya ise, inanılmaz erişim gücü nedeni ile tek boyutlu yansıtma da o kadar etkin olacaktır.

 

“Basında üslup...” başlıklı yazımda bir paragraf “Bir trafik kazası oluyor, başlık ‘Manyak sürücü.’ Çünkü sistemin hiç suçu yok. Her şey mükemmel ülkemizde, sadece bir manyak çıkıp bir kaza yapıyor. Bu kadar basit” şeklindeydi. 27 Ocak 2002 tarihli Hürriyet gazetesinin 3. sayfasında bir başlık vardı: “Kadın sürücü psikopatları.” Bir şey ancak bu kadar klişe olabilir bir ülkede. Bu yazının bundan sonrası özellikle bayan sürücülerin çok tepkisini çekeceği için baştan birkaç noktayı belirtmeliyim. Benim eşim de sürücü ve iki küçük kızımı sürekli okula, derslere vb. götürüyor. Bu nedenle bayan sürücülerin neler hissedebileceğini çok iyi anlıyorum ve eğer aileme bir şey olursa çıldırma noktasına geleceğimi biliyorum. Ayrıca bir hukuk devletinde her ne olur ise olsun cezaların ancak bağımsız yargı tarafından verilmesi gerektiğini, yargının verdiği cezanın azlığı nedeni ile bizlerin kendimizce ceza vermeye hakkı olmadığını da kabul ediyorum. Taciz ederek kazaya yol açmanın kesinlikle taammüden cinayete teşebbüs veya cinayet olması gerektiğine de inanıyorum. Ancak sonuçta bayan sürücülerin tacizi, kaza geçirmelerine yol açılması ve bu tacizcilere verilen cezaların azlığı veya yokluğu bir bütün içerisindeki bir parça. Eğer konuşacağımız ve çözüm arayışında olacağımız konu bir bütünde sadece bir parça ise, sonuçta hiçbir şey elde edemeyeceğimizi de kabul etmemiz gerekiyor. Son bir nokta daha; aşağıda belirteceğim davranış biçimi sadece bayan sürücülere özgü değil. Bayanların farkı, bana göre tamamına yakınının genel kullanım tarzı açısından kötü sürücü olmaları.

 

Sol şerit “temkinleri”

Bu nedenle tekrar anımsatayım: Aşağıdaki yazı bir bütün içerisinde gündeme getirilmeyen bir parçayı, bayanların inanılmaz kötü sürücülüklerini tartışmaya açıyor. Hürriyet gazetesinin yazdığı gibi “Temkinli araba kullanan kadınların önemli bir bölümü, dikkatsizlikleri nedeniyle değil de uzmanların psikopat diye tanımladığı erkek sürücüler yüzünden kaza yapıyorlar” şeklinde bir mantık ve temkinli araba kullanmak diye bir kavram söz konusu olamaz. İyi sürücüsünüzdür veya kötü sürücüsünüzdür. İyi sürücüyseniz aracınızı yolun fiziki koşulları içerisinde yasaların izin verdiği en yüksek hızda kullanırsınız. Hemen hemen tüm bayan sürücülerin yaptığı gibi otoyollarda orta -çoğunlukla en sol- şeride çıkıp, yol, hava koşulları tamamen uygunken saatte 60-70 km hızla gitmek temkinli araç kullanmak değildir. Bunun gerçek ve en hafif tanımı, aslında aracınızı kullanamadığınız için bari bir kaza halinde bana –yani bayan sürücüye- can ve mal kaybı azalsın temel düşüncesi içerisinde saygısız olduğunuzdur.

 

Türk insanının çoğunluğu, bayan sürücülerin hemen tamamı, aracı kullanma ile yürütme kavramını birbirine karıştırırlar. Aracı kullanmak her ortamda, her koşulda araca hükmedebilmektir. Aracı yürütmek ise, bayan sürücülerimizin hemen tamamının yaptığı gibi, son derece gergin bir ruh hali –rahat gözükmeye çalışırlar- içerisinde, baş yukarıda -neredeyse ön tamponu görecekmiş gibi-, çevreyle ilişkiyi kesip –sağda solda ne oluyor, birini engelliyor muyum, şimdi fren yapmaya kalksam arkamdakine sorun olur muyum vb. gibi kavramları göz ardı edip- tutturulan bir şeritte varacağı yere kadar gitmektir.

 

Hayır, yineliyorum, bunun adı temkinli gitmek değil, kötü sürücülüğe kılıf uydurmaktır. İnsanların yavaş gitme isteklerine -zorunlu hallerde- saygı duyuyorum. Ama orta ve sol şeritte yavaş gitmeye hiçbirimizin hakkı yok. Sol şeritte hızla gelen, bayan sürücüler yol verene kadar –genelde bu yol verilmez arkadan gelen sağlamak zorunda kalır, sonra da adı zig zag sapığına çıkar- belki hastasına ulaşamayacak, gereksiz yere yapılan sağlamalar yüzünden asıl tehlike oluşacak, bir aracın gereksiz yavaşlığı veya gereksiz freni tüm ortalama trafik hızını düşürecek gibi kavramlar hiç düşünülmez. (Çok büyük olasılıkla yine Hürriyet gazetesinde yayımlanan ve Almanya’ da yapılan bir araştırmaya göre bir gereksiz fren, fren dalgası denen bir etkileşimle 2,5 km gerisine kadar trafiği durduruyor.) Ama bunun ne önemi var ülkemizde, önemli olan temkinli (!) araç kullanmak.

 

Bir noktayı daha belirtmem gerekiyor. Bu yazıyı okuyanların ilk tepkisi, bayan sürücülerin daha az kaza yapmaları nedeni ile daha iyi sürücü olduklarını öne sürmek olabilir. Kaza kayıtlarına daha az bayan sürücünün geçmesi ile iyi sürücü olmak farklı kavramlardır ve apayrı bir yazı konusu olur rahatlıkla.

 

Sonuçta tacizcilerin yaptıklarının sonuçlarını biliyoruz. Ancak bayan sürücülerin, sürüş tarzlarının sonuçlarını görünür bir kaza olmadığı sürece bilme şansımız yok. Kesinlikle sorunlara tek boyutlu bakma alışkanlığımızı bırakmak zorundayız. Özellikle medya her sorunu analiz ederek, tüm boyutları ile vermek zorunda. Hatalarımızı kabul etmediğimiz sürece, düzeltemeyeceğimizi, düzeltemediğimiz sorunlarımızın sonucunun da bugünkü halimiz olduğunu kabul etmek zorundayız.